20 Haziran 2020 Cumartesi

Diş macunu reklamı - Osmanlıca'dan tam transliterasyon

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı'nın çevrim içi veri tabanında Dişçilik Alemi diye bir dergi buldum. Ferid Ramiz adlı bir hekim tarafından çıkarılan Dişçilik Alemi, genellikle meslek odalarının her ay yayınladığı ve ağırlıklı olarak yine meslekle ilgili reklamlara ev sahipliği yapan bir dergiye benziyor. İçeriğine baktığımızda hekimlerin tecrübelerini paylaştığı yazıları, dünyadan diş hekimliği sanatının icrasıyla ilgili haberleri ve hatta bugün ancak ders kitaplarında görüp böyle bir dergide rastladığımızda yadırgayacağımız diş embriyolojisiyle veyahut protez teknikleriyle ilgili konu anlatımlarını görüyoruz.

Dün bu derginin Eylül 1928 tarihli 30. sayısının son sayfalarında muzip bir diş macunu reklamı gördüm. Reklamın görselinde bakterileri temsil eden iskeletler etkin bir diş macununun tesirinden kaçıyor. Bir iskelet neden örtünme ihtiyacı duyar? sorusu bir yana, üstlerindeki çarşaf mı, normal kıyafetleri mi yoksa peştemal mı, bilemedim... Her neyse, işte o reklamın Osmanlıca'dan tam transliterasyonunu aşağıda bulabilirsiniz.

[GÖRSEL: Tüpün üstünde Bioksi Diş Macunu yazıyor.]

Bioksi
olduğu yerde mikrop yaşamaz.


Müvellidülhumuza sayesinde istihzar olunan
BİOKSİ
olduğu yerde mikrop yaşamaz zira müvellidülhumuza mikropların düşman-ı biamanıdır.

(BİOKSİ DİŞ MACUNU) En mükemmel muzadd-ı taaffündür. Ağzın bilcümle fena kokularını izale ettiği gibi ağza tathir ve latif bir serinlik bahşeder.

(BİOKSİ DİŞ MACUNU) Dişleri beyazlatır, güzelleştirir ve diş etlerini kuvvetlendirir.

Müvellidülhumuza, Osmanlıca'da oksijen demek. Bariz bir biçimde Arapça olan bu tabiri Araplar bugün kullanmıyor ve ilk duyduklarında da aşırı derecede yadırgıyorlar. Tahminim geçmişte de hiç kullanmadılar. Terkip Arapça'da ekşi tadı oluşturan anlamına geliyor ve aslında oksijenin mükemmel bir çevirisi. Zira eski kimyacılar asitliğin, yani ekşi tadın, oksijenden kaynaklandığını düşünerek oksijene bu adı vermişler. Daha da net konuşmak gerekirse bu işin suçlusu Lavoisier, the father of modern chemistry. Lakin diş macunundaki müvellidülhumuza bildiğimiz oksijen değil daha yaygın adıyla oksijenli su diye tanıdığımız hidrojen peroksit. H2O2, permanganat ve Ce4+ katyonundan sonra en kuvvetli yükseltgen özelliğine sahip redoks ajanlarından biri. Organik molekülleri parçalayarak yükseltgediği için özellikle savunma sisteminin mikroorganizmaları imha sürecinde doğal olarak sentezlenip kullanılıyor. (Lakin peroksidin doğal yollardan üretilmesi, sizin onu rahatça tüketebileceğiniz anlamına gelmiyor!) İmha süreci bittikten sonra da geriye sadece su kalıyor. Yani artık ürünün bertarafı diye bir sorun üretmiyor peroksit. Aynı şey permanganat ve seryum(IV) katyonu için söylenemez. Peroksit içerikli kimyasalları uzun süre uyguladığınızda ağız mukozasına zarar vereceği kesindir. Bence kötü bir tercih ama dişlerini beyazlatmak uğruna insanların peroksit katkılı ürünleri çekinmeden kullandığı da bir gerçek.

Reklamda geçen diğer teknik tabir muzadd-ı taaffün. Kokuşmayı önleyen, antiseptik demek. Kubbealtı Lugati muzadın Osmanlıca'da XIX. yüzyılda daha çok Fransızca'dan dilimize geçen tıp ve kimya terimlerinin tercümesinde Yunanca anti karşılığı olarak kullanıldığını belirtmiş.

Son olarak istihzar olmak fiilinin teknik olarak genellikle eczacılıkta ve kimyada bir preperatı hazırlamak anlamına geldiğini hatırlatalım. Zaten bu fiilin akrabası olan müstahzar da preperat demek. Örnek: Tıbbi müstahzarlar ve ispençiyari maddeler hakkındaki 1928 tarihli kanun.