5 Ekim 2018 Cuma

Halide Edib'in Horne'a yazdığı mektubun transliterasyonu

Osmanlı'nın son demlerinde bir eğitim hamlesi yapılır ve bu kapsamda 1910'lu yılların başında Halide Edib Adıvar, Horne'un eğitimle ilgili bir kitabını Talim ve Terbiye başlığı altında tercüme eder. Hem Horne'un eserini hem de Halide Edib'in (eski harflerle) tercümesini internet arşivinden bulup indirebilirsiniz. Kitap hem Osmanlıca okuma alıştırması yapmak hem de İngilizce'den Osmanlıca'ya tercüme örneği görmek için iyi bir kaynak. Sonuçta Halide Edib Türk edebiyatına yaptığı katkıların yanı sıra Shakespeare'den de çeviriler yapmıştır. Adıvar'ın müteercim sıfatıyla o yılların havasını yansıtan bir mektubu var eserin yazarına. Aşağıdadır.


Muallim Horne'a

Muhterem Efendim,

Bundan iki sene evvel bana talim ve terbiyenin beni meşgul edeceğini söylemiş olsalardı inanmazdım. Belki size de Türkiye'nin bir köşesinde eserinizin -süluku talime yeni giren- bir hemmesleğe ilham olacağını söyleseler hayret ederdiniz.

Bundan iki sene evvel Türkler inkılabını yaptı. Bu Türk tarihinde, Türk milletinin ilk inkılabı, hüviyetini ispat eden ilk harekettir. Ondan evvel Türk tarihi cedden ali birkaç padişahın şahsiyetleri ve muvaffakiyetleri etrafında devreder.

Yine aynı zamanda bütün hakiki Genç Türkler bir şeyi düşünmeye başladılar: gayei hayallerini fena bulmayacak bir surette muhafaza ve idame etmek. Bunun için herkes bir çare düşündü. Kimisi kuvvetli bulunmak için orduyu ıslah etmek, kimisi umuru nafiayı, kimisi sanayii, kimisi de ticaret ve hırfete ehemmiyet vermek istedi. Fakat hepsinin müşterek olduğu bir nokta vardı, o da maarif! İşte o zaman Londra'daki kitapçım istediğim usulü tedris kitapları arasında tesadüfi olarak sizin eserinizi de göndermişti. Fakat bunu büyük bir takdirle okurken bu yeni hayatın, yeni inkılabın o kadar yakın zamanda müthiş bir tehlike karşısında bulunacağını bilmiyordum.

Vakta ki 31 Mart irticaı yeni binayı hürriyetimizi ilik yer tehlike ile sarstı. O vakit birden bire bütün sürati mümkine ile gayei hayallerimizi milletin dimağını haketmenin, milli emellerimizi milletin kalbine bina etmenin mübremiyetini hissettim. Anladım ki, hüviyetimiz, yani milletin, ırkın salahı ve necatı için titreyen benliğimiz fena bulmadan, kuvvetini kaybetmeden öteki nesle intikal etmeli, yeni esaslarımız milletin yarınki çocuklarına canlı, müessir bir tarzda geçmeli. Bir de anladım ki hüviyetimizi öteki nesle en canlı tarzda vermek yazıdan, kitaptan ziyade talim ile olacak.

Milletimizin bekası için vatandaşlarımın, kardeşlerimin kimisi silah başına, kimisi dairelere, kimisi taşralara gitti. Bir kısmı da sınıf ve mektep başına gitti. Bütün bu milli beka ve tealimiz için kimi canıyla, kimi dimağıyla, kimi de ehliyeti ile çalışmaya mecbur oluyor. Terakki ve tekamülü milelde talimin kıymeti felsefiyesini, kıymeti ameliyesini bana takdir ettiren büyük ruhlar beni mektep ve sınıf karşısına attığı zaman kitabınızdan iyi bir rehber buldum. Eserinizin mukaddimesinde "Eğer bu cilt hemmesleklerimin vezaifini kolaylaştırır ve talim ve terbiyenin yolunu gösterirse müellif mükafatını görmüş olur." diyorsunuz. Ben ümit ediyorum ki kavmi, içtimai, talimi kusur ve noksanlarımızı nazarı itibare alarak Türkler'e tatbike çalıştığım eseriniz benim gibi amali milliyemizi genç dimağlara yerleştirmeye azmetmiş genç muallimlere bir rehber olur. Bilmem bu size bir mükafatı maneviye olur mu, fazlı muhterem?

Nuruosmaniye, Teşrinievvel, 1324

Halide

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder