5 Ocak 2016 Salı

Sadi Carnot'nun din hakkındaki aforizmaları

Termodinamikten kabaca haberdar olup da Nicolas Léonard Sadi Carnot (1796-1832) ismini dumayan yoktur. Mesleği askeri mühendislik olan Carnot, 28 yaşında kaleme aldığı bir çalışmayla meşhur İkinci Kanun'un temellerini atmış ve daha sonralardan adına entropi denilen niceliğe giden yolu bize tarif etmiştir. Termodinamik dersini vermeden önce Sadi Carnot'nun da orijinal çalışmasını okumak istedim. Fransızca bilmediğim için mecburen İngilizce tercümesine başvurdum. Benim okuduğum tercümede çok güzel bir şey yapmışlar ve Carnot'nun yayınlanmamış notlarıyla aforizmalarını da basmışlar. Carnot (karno diye okunuyor) pek çok konuda günlüğüne not düşmüş. Bu konu başlıklarından birisi de din. O kadar konu varken özellikle Carnot'nun dinle ilgili aforizmalarını seçtim, çünkü hem coğrafyamızda hem de dünya genelinde 11 Eylül hadiselerinden sonra en sıcak konu bu. Hiç bir yorum katmadan Carnot'nun görüşlerini aktarıyorum. Sevgili ziyaretçi, lütfen aşağıdaki metinin Fransızca aslından değil İngilizce tercümesinden tercüme edildiğini aklında tut ve kusurlarımı bağışla.

İnsanlar illiyeti kendilerince meçhul olayları şansa atfederler. Bu illiyeti çözdüklerinde şans kaybolur. Bir şeyin şans eseri olduğunu söylemek, bizim onun olacağını sezemediğimiz demektir. Bu kelimeye başka bir mana verilebileceğine inanmıyorum. Cahil adama şans gibi görünen, tahsilli adama şans gibi görünmeyebilir.

Eğer insan aklı uluhiyyetin esrarını anlamaktan aciz ise, o zaman neden uluhiyyet insan aklını daha keskin yapmadı?

Onu aydınlatıp ikna edebilecekken [bunu yapmadığı için] Allah insanı inanmadığı için cezalandıramaz.

Eğer Allah mutlak iyi ise, o zaman neden günahkar [insanı] sonsuza dek cezalandırıyor? Hem onu ne hayra yöneltiyor ne de iyi bir örnek gösteriyor.

Kilise doktrinine göre Allah ortaya muammalar atıp bunları çözemeyenleri yutan bir sfenkse benziyor.

Kilise Alah'a bütün insani tutkuları atfediyor-öfke, intikam arzusu, merak, zulüm, tarafgirlik, atalet.

Eğer hristiyanlıktan Mesih'in demediği şeyler budansaydı, bu din dünyadaki en sade din olurdu.

Ne [çeşit] dürtüler bütün dini sistemleri reddeden yazarları etkilemiştir? [Dini sistemler içinde] Karşı oldukları fikirlerin toplumu tahrip ettiğine dair olan kanaatleri mi? Bu mahkumiyete dinin yanında onun suistimalini de eklemeleri gerekmez mi?

Bizi seven ve gözeten tam muktedir bir Varlığa inanç, talihsizliklere karşı koymak için insan zihnine büyük bir güç veriyor.

İnsan ruhuna uygun ve saygıya değer adamların va'zettiği din, topluma ve örflere en hayırlı etkiyi gösterecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder